Bu takımın artık filmi çekilmeli. Euroleague'e ön elemeyle katılan bir takımın destanı kesinlikle başarı öyküleri arasında yer almalı. Yıllardır unutulan basketbol kültürünün geri gelmesinin yanı sıra, bunu hem takım, hem tribün, hem salon, hem de yönetim bazında benimsemek benim gözümde çok daha büyük bir başarıdır. Şu anda tüm camiada öyle bir basketbol havası oluştu, herkes her maçın kazanılacağına öyle bir inandı ki tarif edilebilir cinsten değil.
Takım ve taraftar o kadar iç içe o kadar kenetlenmiş ki, Mahmuti taraftara teşekkür etmeyi bile gerekli görmüyor. Aslında herkes kendi görevini yapıyor. Takım topunu oynayıp, taraftar tribününü yapıyor. Ama bu teşekkür mevzusunda o kadar ince bir çizgi var ki, kimse çıkıp da "nasıl taraftara teşekkür edilmez demiyor". Üstüne üstlük bir sonraki maç taraftar bunu koreografi sloganı olarak kullanıp "evet biz bir aileyiz" diyor.
İçeride kazanılan Olympiakos, CSKA ve Efes maçlarından sonra artık "son maça" geldik. Sezon başından beri hep "son topa kadar" mottosunu kullandık. T-shirtleri bile çıktı. Ama bu sefer son maça geldik. Nasıl kaybettiğimizi bir türlü anlayamadığım Efes deplasmanını telafi maçına geldik. Avrupa'nın en zor deplasmanlarından birinde, galibiyetten başka seçeneğimiz yok. Zaten sadece içerideki maçları kazanarak büyük takım olmanın gereğini yerine getiremeyiz, bunlardan biri CSKA olsa bile. Yenilmez Armada'nın ölüm kalım maçı 1 Mart'ta Yunanistan'da. Yenilirsek dünyanın sonu değil ama bu rüya burada bitmemeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder