31 Ocak 2010 Pazar

Denizlispor - Galatasaray


Stadyum: Denizli Atatürk Stadyumu
Tarih: 31 Ocak 2009 Pazar / 19:00
Hakemler: Halis Özkahya, Muhittin Gürses, Nihat Mızrak, Mustafa Öğretmenoğlu
Hava Durumu: Denizli'de hava sağanak yağışlı, en düşük sıcaklık 9, en yüksek sıcaklık 13 derece.


Denizlispor

Geçtiğimiz sezon sıkıntılı günler geçiren ve sezonun son haftasında ligde kalmayı garantileyen Denizlispor, bu sezonun il yarısını da 17.sırada tamamladı. Sezona Erhan Altın yönetiminde başlayan Denizlispor, Ağustos ayı sonunda Nurullah Sağlam’a teslim edilmişti. Çok geçmeden, 9. haftada Sağlam’ın da görevinden ayrılmasıyla üçüncü teknik direktörüyle çalışmak durumunda kalan Ege temsilcisinde, o günden bu yana Hakan Kutlu teknik direktörlük görevini üstleniyor.

Denizlispor, ara transferde as oyuncularından Caner Celep’i Eskişehirspor’a vermesine karşın; Souleymane Youla, Okan Koç, İbrahim Ege, Alparslan Kartal, Mustafa Er ve Mustafa Öztürk gibi takviyelerle güçlendi ve ikinci yarıda çıkış peşinde.


kaynak: galatasaray.org

28 Ocak 2010 Perşembe

Shabani Nonda!

Sonunda bilet Nonda'ya kesildi. Kewell'ın gitmeyişine sevinsem de içimde yine de bir burukluk oldu. Meğer ne çok severmişim Nonda'yı. Monaco'daki yıllarından eser kalmasa da bize geldiğinde yine de saha içindeki umarsız ama etkili oyunu sevdirdi kendini bana. Ya da belki sadece yukarıdaki fotodaki attığı gol gözümün önünde olduğu içindir. Zaten bu takımda biri önemli gol atsın yedi sülalesi kurtuluyo. Serkan Çalık'ın Trabzon'a, Aydın Yılmaz'ın Konya'ya gol atması gibi.

Adına methiyeler düzülen güzel insan..İstanbul'a üçüncü köprü yapılırsa senin adın konsun inşallah..Yaşattırdıkların için teşekkürler..

Ziraat Türkiye Kupası #Çeyrek Final Kuraları

Ziraat Türkiye Kupası'nda grupların ardından çeyrek final kuraları bugün çekildi. Son yıllara nazaran zevkli eşleşmelerde sonuçlar ;

Galatasaray - Antalyaspor
İ.B.B - Trabzonspor
Manisaspor - Denizlispor
Fenerbahçe - Bursaspor

İlk maçlar 3 şubat, ikinci maçlar 10 şubatta oynanacak. Yoğun maç trafiği oluştu. GS-FB finali geliyor sanki. Final 5 Mayısta.

Giovani Dos Santos

Galatasaray takımı ve taraftarı son 4-5 sene içinde öyle bir yere geldi ki, akıl alır gibi değil. Daha dün gibi hatırladığımız; Petre, Bratu, Heinz, Conceicao, Lukunku felaketlerinden sonra Kewell, Baros, Keita ve Elano'lu kadrolara geldik. Takım o kadar doldu taştı ki, artık şaşkınlığımız gelen transfere değil yabancı kontenjanından kimin çıkarılması gerektiğine oldu. Bir kişi bile görmedim ki bu son Dos Santos transferine sevinsin. Barcelona ve dolayısıyla Total Futbol kökenli biri takıma gelmiş ama çevreden aldığım duyumlar hep gerek olup olmadığı hakkında. Daha çocuk yaşta olduğu ve ne işe yarar ki söylemleri içerikli. Kontenjan dolu değil de bir kişilik yer olsaydı eminim bunların hiçbirisini duymazdık.

Aslında bu endişenin sebebi takımdan ya Kewell giderse korkusu. Bir taraf duygusallıktan bahsederken diğer taraf profesyonellikten bahsediyor. Mantıklı düşünmek, profesyonellik mentalitesi hep yeni çıktı anasını satiyim. Sanki şirket yönetiyoruz biz, bunların tohumuna para veriyoruz. Taraftarız ulan biz! Tabi ki en sevdiğimiz adamın kalmasını isteriz. Top oynamasa bile tribünde otursun, arada soyunma odasına insin isteriz. Kimlere kimlere tahammül eden bu taraftar ne oldu da bu endüstriyel futbol büyüsüne kapıldı anlamadım. Lanet olsun içinde bulunduğumuz duruma. Çok duygusalım çok..

26 Ocak 2010 Salı

Stay With Us..

Jo gelmiş, Baros sakatlanmış, Nonda ölüymüş, Dos Santos gelecekmiş, Kewell sakantlanmış sezonu kapatmış bıdı bıdı. Yabancı kontenjanı açmak için birini göndermek ya da sözleşmesini dondurmak mantıklı bir çözüm olabilir. Ama biz mantıklı değil duygusal düşünüyoruz. Kewell ne olursa olsun gitsin istemiyoruz. O, bu tribünlerin Hagi'den sonra gördüğü en profesyonel, en Galatasaray'lı yabancısı. Ama artık yabancı değil. Geçen sene GSMobile reklamında da dediği gibi. Onun adı Harry Kewell..Kewell from Galatasaray..


Resim Süleyman Bayram'ın eseridir..Teşekkürler..

25 Ocak 2010 Pazartesi

Galatasaray 1-0 Gaziantepspor

Öncelikle bu maçın oynanmasını isteyen ve kar tehdidine karşı elinden gelen herşeyi yapan Galatasaray camiasına teşekkür etmek lazım. Maçı ertelemek her zaman çözüm olmayabilir. En güzel örneğini de iki sezon önce Konya'da gördük. Daha kötü sonuçlar çıkabiliyor.

Zeminin buzla kaplı olduğu sahada ayakta duran takım kazanacaktı. Bu da oyun oynamaya daha istekli, puana aç olan Galatasaray'dı. Nonda penaltıyı atsa daha kolay bir galibiyet olabilirdi ama futbol işte. Soğuk havaya rağmen maçı izlemeye gidenlere ve takımı destekleyenlere ayrıca teşekkürler. Eski Açık'ın üstünün kapanmasının ne kadar faydalı olduğu da bu maçta daha iyi anlaşılmıştır sanırım.

Haftaiçi Ankara, hafta sonu Denizli deplasmanları var takımın. 25 Şubat'a kadar Sami Yen'de maç yapmayacak takım. Güzel deplasmanlar geçer inşallah. En önemli, sonrasında özlenen, ah vah çekilen puanlar sezon ortasında oluyor hep çünkü.

24 Ocak 2010 Pazar

Juventus 1-2 Roma



Goals: Del Piero (51st), Totti (68th pen.), Riise (93rd),

JUVENTUS: Buffon; Grygera (Candreva 31st), Legrottaglie, Chiellini, Grosso; Sissoko, Marchisio, Salihamidzic; Diego; Amauri (Paolucci 90th), Del Piero (Manninger 83rd). Reserves: Manninger, Zebina, Cannavaro, Candreva, De Ceglie, Yago, Paolucci. Coach: Ferrara.

ROMA: Julio Sergio; Cassetti, Burdisso, Juan, Riise; Taddei, De Rossi, Pizarro; Perrotta; Vucinic, Toni (Totti 7th). Reserves: Doni, Mexes, Motta, Brighi, Cerci, Menez, Totti. Coach: Ranieri.

Yellow Cards: De Rossi (60th), Burdisso (61st), Grosso (67th), Taddei (71st), Salihamidzic (86th),

Red Card: Buffon (83rd).


Artık yazacak birşey bulamıyorum bu takıma. Sissoko ve Del Piero'nun geri dönüşü olumlu yönde etkilese de gerisi hala aynı. Nedved ruhu lazım ancak. Kaptanın vuruşa dikiz!

22 Ocak 2010 Cuma

Teşekkürler Tobias

Lincoln'le beraber geldiklerinde en çok ona sevinmiştim. Artık kanayan yaramıza bir çare olur diye. Arkasında 2006 Dünya Kupası'nda bir maçta 16 km koştuğu referansı beni heyecanlandırıyordu. Bizde o kadar az oynadı ki, toplamda 16 km koştuğundan bile tam emin değilim. Artık talihsizlik mi denir yoksa ihmalkârlık mı bilmem, sakatlıklar onun yakasını bir türlü bırakmadı. 2.5 sezonda toplam 25 maçta oynayıp, 1553 dakika süre almış. Ne zaman iyileşti, artık geri döndü dense tekrar geri dönüp sakatlanıyordu.

Kimileri onu yattığı yerden para kazanmasıyla suçlasa da, kendisi de bu durumdan hoşnut değildi. Suç doktorlarda mı yoksa Linderoth da mı bilinmez ama Galatasaray Kulübü de darülaceze hiç değildi. Çoğu kimseye gösterilmeyen sabır ona gösterildi bu takımda. Ama gün geldi, yabancı kontenjanını işgal ettiği anlaşıldı o zaman sözleşmesi fesh edildi.

Yine de çabası için teşekkür ediyorum. Aklıma hep Sion maçında attığı golle kalacak Tobias Jan Hakan Linderoth!

Herşey Her Zaman Yolunda Gitmez!

Herşey iyi gidiyor, havaya giriyoruz derken bugün bir felaket haberi daha geldi. Baros'tan sonra bu kez Kewell sakatlandı. Sağ kasık adduktor tendonunun kemiğe yapışma bölgesi yakınında ikinci dereceden yırtık tespit edilmiş. 4 hafta sonra koşmaya başlayacağını söylüyor kulüp doktorları. Tabi bunu söyleyen bizim doktorlar olunca insanın içine bir şüphe düşmüyor değil. Bari Florya'da bir aile hekimine falan da gösterse kendini Kewell. Daha çok güvenirim kesinlikle.

21 Ocak 2010 Perşembe

Joao Alves De Assis Silva



Ha geldi, gelicek, gelmeyecek derken meşhur Jo'nun transferi bugün netlik kazandı. Önceden adı çıkınca, bir Haldun Üstünel şaşırtması sandım ama bu sefer gerçekmiş. Baros'dan sonra bir kariyerli golcü daha takıma katıldı. Bilinmedik, yetenek vaad eden, sürpriz golcüler yerine böyle kendini ispatlamış oyuncular her zaman daha iyidir. Corinthians'ta ve CSKA Moskova'da gösterdiği üst düzey performansla Manchester City'e transfer olan Jo, orada da Arap sermayesinin ağırlığı altında kaldı ve Everton'a kiralandı. Orada da teknik ekiple yaşadığı sorunlar sebebiyle kadro dışı kaldı. Biz zaten severiz böyle sorunlu oyuncuları, sıkıntı olmaz yani.

Mark Hughes tarafından istenmeyenler oyuncular birer birer bize geliyor. Fotoda da Robinho ne güzel oynuyor öyle bizimkilerle.

İyi ki Doğdun Horozmania!


Bildiğiniz üzere blog yazarlarımızdan Horozmania aralıkta askere gitmişti. Ve bu yaş gününü askerde kutlamak nasip oldu. Geçen senekini Ankara'da kutlamıştı. Bu seferki Şırnak'ta birliğinde. Belki de nöbette girmiştir yeni yaşına. Kader işte..

İyi ki doğdun..

Blogger gidecek, geri gelecek!!!

20 Ocak 2010 Çarşamba

O An #17

Yeni transferimiz Lucas Neill, Arda'yla yapmak için sabırsızlandığı ilk idmanına bugün çıktı. Belki de yıllardır özlediğimiz Popescu tarzı savunma oyuncusunun geldiği gündür bugün. Hayırlı olsun.

16 Ocak 2010 Cumartesi

Devam!


Final haftası nihayet bitti ve bende bloga dönüş yapıyorum nihayet. Lucass Neill, Gökhan Ünal ve Luca Toni transferleri önemli olaylardı geçen 2 hafta içerisinde. Ayrıca Barcelona'nın 2 sezondur ilk defa bir kupadan elenmesi bütün Barcaseverleri şoke etti. Süper Lig'in canlı yayın ihalesinin 321 Milyon $'a Digiturk tarafından satın alınması ise tam bir bomba. Böyle kalitesiz bir lige böyle büyük paralar ödenmesi çok vahim bir durum. Bank Asya'yı ise artık şifresiz olarak Trt'den izleyeceğiz. D-Smart ne oldu bilen yok. Galatasaray CC Basketbol takımı bir üst tura çıktı ve onurlu mücadelesine devam ediyor.

Özetler bitti. Şimdi önümüze bakalım..

10 Ocak 2010 Pazar

Juventus 0-3 A.C Milan # Ferrara ve Melo


Finallerim sebebiyle uzun bir süredir yoktum. Milan galibiyeti postuyla geri dönmeyi istemiştim ama olmadı. Zaten Trezeguet, Iaquinta, Giovinco ve Camoranesi gibi önemli eksikleri varken bir Juve galibiyeti beklemek hayalcilik olurdu.

Milano ekibinde de Pato, Seedorf, Zambrotta ve Oddo eksikti. Ama Juve'ye nazaran eksikleri gayet iyi kapatmışlardı. Buna rağmen Milan, Juve'ye karşı büyük bir üstünlük sağlamadı maçta. Savunmayı önde tutup Juventus ataklarını daha başlamadan bitirdiler. Kullandıkları her üç kornerden birinde golü buldular. İnanılmaz rahat bir şekilde 3 puanla ayrıldılar Torino'dan.


Juventus cephesinde ise, Parma galibiyetinden sonra biraz daha rahatlamış bir takım vardı. Ama eksikler can sıkıcıydı. Maç boyunca bir tane bile atak geliştiremediler. Sekiz tane korner kazandılar ama onları da değerlendiremediler. Savunmada yapılan hatalar ise mağlubiyeti getirdi direk.

Allahın "bidonu" Melo için birşeyler söylemek lazım. 25 M €'ya sezon başında alınan bu adam kesinlikle Brezilyalı olamaz. Daha ayakta durmaya mecali yok, attığı paslar evlere şenlik, yaptığı basit hatalar ise tam komedi. Ziyan bir transfer. Ferrara'nın ise biraz daha zamana ihtiyacı var. Ama Drughi ve Viking'lerin beklemeye tahammülü kalmadı.

Benim finallerim ise son hızıyla devam ediyor. Orduspor maçı araya kaynadı. İrfan Başaran ve Caner Erkin hakkında birkaç söyleyeceğim var. Hele şu finallerim bir bitsin. Selametle..

1 Ocak 2010 Cuma

Güle Güle 2009

Bir senenin daha sonuna geldik. Yeni yılın tüm sporseverlere ve bloggerlara mutluluk, sağlı ve huzur getirmesini dilerim. Her site ve blogda olduğu gibi geçen yılın en iyileri ya da en kötüleri diye bir post atmadım. Sadece senenin en mutlu ve en hüzünlü anını resmeden 2 fotoğraf koyuyorum. Tekrardan herkese iyi yıllar.


Bayan Basketbol takımımızın FIBA Eurocup Şampiyonu olması 2009'un en güzel olayıydı. Uzun süre de akıllardan çıkmayacak bu tablo. Tebrikler kızlar!


Olic'in bu hareketi, 2009'un daha mart ayında bittiğinin acı bir göstergesiydi.
Related Posts with Thumbnails