Ligin zor sayılabilecek deplasmanlarından birine Elmander ve Engin'den yoksun olarak çıktık. Takımın kreatif yükünü çeken bu ikilinin yokluğunda maça Riera, Baros, Sercan ve Aydın ileri dörtlüsüyle başladık. Göbekte ise Ujfalusi'nin cezalı oluşundan ötürü partneri Semih de kesik yemiş; Servet ve Gökhan ikilisi takıma geri dönmüştü.
Maç boyunca hücum anlamında hiç bir etkinlik gösteremememizi ileri dörtlünün ilk defa birlikte oynamasına bağlıyorum. Bir türlü anlaşmazlıkların aşılamaması sonucu ilk yarıyı şut bile çekemeden bitirdik. Aydın'ın kendine güvensiz, gereksiz ve bol hatalı oyunu, Baros'un ise sürekli faul alma çabaları ofansif dengemizi bozdu. Sercan'ın ise ne yapmaya çalıştığı muamma. Elmander'in ilerideki pivot duruşu bizim herşeyimizmiş meğer. Ayrıca Selçuk'un etkisiz oyunu gözden kaçmadı. Markaj altında çok zorlanıyor. Ama tüm bunlara rağmen takım savunmamızda günden güne artan iyileşme sevindirici.
İkinci yarıda da oyun gidişatı aynı devam ederken maça ilk müdahaleyi Fatih Terim yaptı. Riera'nın yerine Emre Çolak oyuna girdi. Sol kanatı canlandırmaya çalışsa da ileride bir türlü top tutamayışımız gidişatı değiştirmedi. Yedekteki en ofansif oyuncunun Ayhan olması, onun Aydın'ın yerine girmesini sağladı. Ve ne hikmetse Ayhan girdikten hemen sonra golü Eboue'nin ayağından bulduk. Böyle kilit giden bir maçı da ancak böyle bir gol çözebilirdi zaten. Oyun üstünlüğünü ele alamadığımız bir deplasman maçında böyle gollere çok ihtiyacımız oluyor. Böyle goller de hiç beklenmeyen adamlardan gelebiliyor.
Sırada fener maçı var. Takıma Elmander, Ujfalusi ve "dinlenmiş" bir Kazım eklenecek. Muslera, Eboue, Ujfalusi, Melo, Selçuk, Riera, Elmander ve Sercan ilk defa bir fener derbisine çıkacak. Umarım her şey Fatih hocanın istediği gibi olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder